stoik bir yaşam!

Benim iyi insan olmam gerekir!

Ne yaşıyorsak yaşayalım, hepsinin geçeceğini bilmeliyiz. Güldüğümüz anlar da, üzüldüğümüz anlar da sonsuza dek devam etmeyecek. Bir daha yaşayacağız, tekrar tekrar yaşayacağız çünkü hayat durağan değil, değişkendir. İçini dolduran biz insanlar da bir süreciz. Mutlu bir insan, yeri geldiğinde üzüntülü bir insan haline de gelir ve bu insanlığından bir şey kaybetmeden olur. O halde "insan” dediğimizde mutlu ya da mutsuz sıfatları ancak geçici sıfatlardır. İnsan da değişir, sıfatları da.

Amacımız bazı sıfatların değişmemesi üzerinedir. Marcus Aurelius’un dediğini hatırlayalım: “Başına gelen şeyler adil, cömert, gösterişsiz, aklı başında, telaşsız, dürüst, mütevazı, özgür olmanı, insanın kendine has doğasını var eden diğer bütün özelliklere sahip olmanı engelleyebilir mi?”

Amacımız iyi olmaktır. “Yaşayacak on bin yılın varmış gibi davranma. Kaderin başının üzerinde asılı. Yaşadığın sürece mümkün olduğunca iyi ol.”

En büyük soru, iyi bir insanın nasıl olacağıyla ilgilidir.

“Her şeyde Antoninus'un öğrencisi gibi davran. Üstlendiği her işte akla uygun hareket etmekteki gayretini, her zamanki ılımlılığını, sakinliğini ve huzurunu, boş kibirden uzak duruşunu, şeylerin aslını kavramaya istekliliğini düşün. Onun hiçbir şeyi iyice değerlendirip, açıkça kavramadan bırakmayışını; kendini haksız yere kınayan insanlara sertlikle karşılık vermemesini, aceleci olmamasını, iftiralara kulak asmamasını, insanların davranış ve eylemlerini titizlikle tartışını, birini kınamaktan imtina edişini; korkudan, kıskançlıktan, safsatalardan uzak duruşunu; evinde, mobilyalarda, giyecek, yiyecek, hizmetçi gibi şeylerde azla yetinmesini; çalışkan ve sebatkar oluşunu, işinin başında akşama kadar durmasını, idareli yaşam tarzı sayesinde yemek gibi bedensel ihtiyaçlarını alışılagelmiş zamanlar dışında hiç karşılamamasını, arkadaşlıklarında kararlı ve güvenilir oluşunu, fikirlerine açıkça karşı çıkanlara tahammül edişini, birisi kendisininkinden daha iyi fikir bulduğunda nasıl sevindiğini, boş inanca kapılmaksızın tanrılardan tek tek nasıl korktuğunu anımsa. Bunların hepsini önemse ki, son saatin geldiğinde vicdanın onunki gibi huzurlu olsun.”